İlm-i Siyaset Öğrenmş / Kayseri Fıkraları

Köyün birinde bir hoca, cuma vaazı veriyormuş. Ama söylediklerinin Kur'an ile hiçbir ilgisi yokmuş.
Bunu fark eden bilgili bir adam “Hoca, atıp tutuyorsun. Söylediklerinin Kur'an ile ilgisi yok. Hepsi düzmece ve hurafe,” demiş.
Hoca bunu duyunca çok sinirlenmiş. “Ey cemaat! Bu adam kâfir. Allah’ın sözlerine ve dine, şirk koşuyor. Bu adamı, linç etmek vaciptir,” demiş.
Bunun üzerine cemaat,  adama saldırmış; adam canını zor kurtarmış.
Adamcağız, kan reva içinde kıvranırken, bir köylü yanına gelip, “Ya kardeş öyle denir mi hiç? Bu işler böyle olmaz. Komşu köyde bir âlim var. Sen ona git, ilmi siyaseti öğren. Ondan sonra konuş,” demiş.
Adam gidip, ilmi siyaseti öğrenmiş. Bir yıl sonra dönmüş aynı camiye.
Hoca, aynı şekilde vaaz veriyor.
Adam, “Ey Hoca! Ne güzel anlatıyorsun. Bizi nasıl da aydınlatıyorsun. Senin yerin cennetlik,” diye bağırmış.
Daha sonra da cemaate dönüp “Ey cemaat! Bu hoca, çok mübarek bir hocadır. Hocanın sakalından, saçından bir kıl alan cennetliktir,” demiş.
Tabii cemaat durur mu? Hocanın saçından, sakalından bir tel almak için hocaya saldırmış. Hoca, kanlar içinde canını zor kurtarmış.
Hoca, adama dönüp “Ulan, sen de mi öğrendin ilmi siyaseti?” demiş.

Yorumlar