Kayseri’nin çok kar aldığı bir kış günü, Pınarbaşı’nın bir köyünden Şehir’ e ihtiyaçlarını karşılamak üzere gelen Avşar aşiretinden bir köylü, Manifaturacı Erkilet’ li Hasan Ağa’ dan şalvarlık kadife kumaş alır. Uçkur evliğini de kestirir. Daha sonra Isba Pazarın’ dan bir terzi çağırıp dikişinin yaptırılmasını ister.Terzi Ahmet Usta çağırılır. Ancak köylü vatandaş şalvar için ölçüsünün alınmasında ısrar eder. Esnaf ve terzi vatandaşı şalvar için ölçüye gerek olmadığına ikna edemezler. Bunun üzerine Erkiletli Hasan Ağa, gel öyleyse der, köylü vatandaşı, terziyi ve diğer dükkan komşularını da haberdar ederek yanına alarak yağan karın hiç bozulmadığı Özhamurkâr’ ların dükkanı önüne getirir.
-Sırt üstü yere yat der.
Köylü vatandaş sırt üstü yatar. Daha sonra vatandaşı tekrar ayağa kaldırır ve bu seferde;
- Yüz üstü yat, der.
Adam yüz üstü yatar. Sonra, Terzi kar üzerindeki kalan izden adamın ölçüsünü alır.
- Yirmi dakika sonraya hazır olur. Gel de al.
-Ben yirmi dakikada dikilen şalvarı giyecek adam mıyım? Benim şalvarımı yarın alayım der.
-Sırt üstü yere yat der.
Köylü vatandaş sırt üstü yatar. Daha sonra vatandaşı tekrar ayağa kaldırır ve bu seferde;
- Yüz üstü yat, der.
Adam yüz üstü yatar. Sonra, Terzi kar üzerindeki kalan izden adamın ölçüsünü alır.
- Yirmi dakika sonraya hazır olur. Gel de al.
-Ben yirmi dakikada dikilen şalvarı giyecek adam mıyım? Benim şalvarımı yarın alayım der.
Yorumlar
Yorum Gönder