Zeka Oyunu / 1000 Kayseri Fıkrası


Alışveriş için İstanbul’dan Kayseri’ye gelen Musevi iş adamı Simon, Tüccar Mehmet Ağanın evine misafir olur. Kayseri’de kaldığı süreyi Mehmet Ağanın evinde geçiren Simon’un gözü bir ara evin köşesindeki kediye yiyecek konan değerli bir antika tabağa takılır.
Simon kendi kendine:
-Yahu şu Kayserilinin bilgisizliğine bak. Değerli antika tabağının kıymetini bilememiş olacak ki, bu tabakla sokak kedisine yemek veriyor.
Aklınca hemen kendi kendine tabağı elde etme planı yapar. Antika tabağı Mehmet Ağadan doğrudan doğruya istemenin yanlış olacağını düşünür. Önce sokak kedisini alayım, sonra yiyecek koyma bahanesiyle tabağı da beraberinde isteyim der. Simon sabah kahvaltısını yapıp İstanbul’a doğru yola koyulacağı sırada:
- Beslediğin şu ev kedisi ne kadar güzel ve cins bir kediymiş, hoşuma gitti bu hayvancağızı bana satar mısın?
Kayserili sözüm ona gönülsüz bir eda ile:
-Mademki hoşuna gitti, seni kıracak değilim ya, satayım.
Amacı sünepe kediden ziyade antika tabağa sahip olmak olan, Simon:
İstanbul’da cam ve porselen tabakla bu hayvancağıza yiyecek verirsem belki gözleri bozulur, şu tabağını da sar da beraberinde götüreyim deyince, Kayserili zeka oyununu kazanmanın gururu ile:
-Simon Efendi Simon Efendi , bugüne kadar kaç kedi sattımsa bu antika tabağın sayesinde sattım.
Antika tabağa sahip olma hayali kursağında kalan Simon, köşeyi döndükten sonra sünepe kediyi sokağa bırakır ve Kayserilinin para kazanmadaki hünerini ve zekasını takdir eder.

Yorumlar