Dışarıda ortağım var

İncili Çavuşun padişahın sarayında çalışan ve padişahı eğlendiren,
güldüren komik bir insan olduğu herkesçe bilinmektedir. Bir gün padişah İncili Çavuşu yanına çağırır ve der ki:
-İncili Çavuş sen artık yaşlandın, senin yerini dolduracak birisini bul.
Bu emir üzerine İncili Çavuş çıkar yola. İlk önce kendi memleketi olan Kayseri’ye gelir. Köy köy kasaba kasaba gezer. Bir gün bir köy çeşmesinde su içerken bir adamla tanışır. Biraz sohbet eder ve aradığı adamı bulduğuna inanır. Başlar adamı ikna etmeye:
-Seni padişah istiyor, der.
Uzun bir uğraş sonucu adamı ikna eder. Adam “peki” der ve eşeklerine biner yola çıkarlar. Yolda giderlerken İncili Çavuş adama der ki:
Seninle biz artık ortak olduk, seni bu makama ben getirdim. Padişah sana ne kadar altın verirse benimle paylaşacaksın, der.
Gece-gündüz demeden yol alırlar, İstanbul’a gelirler. Sarayın yolunda ilerlerken İncili Çavuş kendi kendine konuşmaya başlar:
Ben bu adamı buraya getirdim ama padişah benim yerime bu adamı alırsa ben ne olacağım, der. Bu adamdan kurtulmalı ama nasıl olacak bu iş, der.
Adama dönerek:
-Arkadaş sen burada bekle, benim şurada birini görmem gerekir, işim bitince gelirim, der.
İncili Çavuş oradan uzaklaşır. Adam bekler, aradan bir gece bir gündüz geçer. İncili Çavuş gelmez. Adam aç susuz perişan olur. Elini cebine sokar bakar ki yedi buçuk kuruş parası var. İki buçuk kuruşuna yiyecek alır, geri kalan beş kuruşu sermaye yapayım der. Adam düşünür, ne alayım ne satayım? Aklına tuz satmak gelir. Biraz kar edersem yol param çıkar ve memleketime giderim deyip bir tuz satıcısına gider. Biraz tuz alır, eşeğine yükler başlat “tuzcu geldi” diye bağırmaya. Fakat adam tuzcu demeye başlamadan eşek zırlar. Adam tu... demeden eşek zırlar. Adam eşeğe kızar ve sopayla vurmaya başlar: “Bu tuzu sen mi satacaksın, ben mi” diye söylenmeye başlar. Bu durumu padişah görür, hemen emir verir. Askerler adamı alıp getirirler. Tam kapıda İncili Çavuş ile karşılaşır. İncili Çavuş adamı görünce,
-Aman benim ortağım seni kayıp ettim, kusura bakma, diye yalan söyler.
Adamın arkasından koşar ve kulağına eğilir:
-Bak arkadaş, biz seninle ortağız unutma. Padişah ne verirse yarısı benim, der.
Adam padişahın huzuruna çıkar. Padişah kızar:
-Neden hayvanı dövüyorsun, der.
Adam başından geçenleri bir bir anlatır. “Bu tuzu ben mi satacağım, yoksa eşeğim mi” der. Padişahın hoşuna gider:
-Dile benden ne dilersen, der.
-Sağlığını, der adam.
Birkaç kez padişah tekrarlar, yine:
-Sağlığını.
Son kez soruyorum. Adam:
-Bir şey isteyeceğim. Yerine getireceğinize söz verin padişahım, der.
-Peki.
-Benim ayağımım altına yüz adet sopa vurulsun.
Padişah emir verir:
-Yüz adet sopa vurun bu asi adama, der.
Başlarlar vurmaya .... 30-40-45..48-49-50 deyince hemen “durun” diye bağırır. Padişah “ne oldu” diye adama sorar. Adam:
-Dışarıda ortağım var, der.
Alırlar İncili Çavuş'u geri kalan 50 adet sopayı vurular ayaklarının altına.

Yorumlar