Çalar Saat

Bir gün padişah hazretleri İncili Çavuşa bir altın saat ihsan eder ve:
- Bunu benim yadigarım olarak muhafaza et, diye emir eyler.
İncili eve gelip saati dolaba koyar. Birkaç gün sonra dolapta saati göremeyince aşırıldığını anlar. Hizmetçiyi sıkıştırır. Saati çalıp bir dükkancıya sattığını bildirirse de dükkancı hemen inkar ile saati geri vermez. İncili biraz da boşboğaz olduğundan bu olayı bir türlü gizleyemeyerek saraydan herkese anlatır. Fakat:
-Bana efendimiz yadigar olmak üzere muhafaza et buyurdular, sakın duymasın bana gücenir, demeyi de unutmaz.
Muziplerden biri durumu padişaha arz ile İncilinin saatin çalındığından efendimiz haberdar olmasın diye yalvardığını pek ziyade korktuğunu haber verir. Ertesi gün İncili huzura girince padişah birden bire sorar:
-İncili, geçen gün benim verdiğim saati çaldırdın mı?
Padişahın bundan haberi olmadığını zannetmekte olduğundan birden bire sorulan bu soru üzerine şaşalarsa da kendini toparlayarak:
-Evet efendim çaldılar.
-Ben sana bunu muhafaza et diye söylemedim mi?
-Söylediniz efendim.
-O halde niçin muhafaza etmeyip çaldırdın?
-Efendim bunda kabahat benim değil sizindir.
-Niçin kabahat benim olsun?
-Efendim, siz bana çalınır saat vereceğinize çalar saat ihsan buyursaydınız çalınmazdı.
Bu cevap padişahın hoşuna gider ve derhal gayet kıymetli çalar bir saat ihsan eder.

Yorumlar